2 Mayıs 2017 Salı

1960 LI YILLARDA HAYDARPAŞA GARI
Arif Atılgan

Zaman zaman bana kent hafızasıyla ilgili bilgi-belge gönderenler olur. Geçtiğimiz günlerde 1950 li yıllardan 1970 li yıllara kadar 20 yıldan fazla Haydarpaşa Gar binasındaki lojmanda büyümüş olan Ülfet Taylı bir dosya gönderdi. Kendisi, o yıllardaki Cer Servis Müdürü Makine Mühendisi Mustafa Taylı’nın kızı oluyor. Ülfet Hanım, küçük yaşlarından meslek sahibi olduğu yaşlarına kadar burada yaşamış. Dosyada daha çok 1960 lı yıllara ait bilgiler bulunmakta. Ben de bu bilgileri o yıllara ait yaşanmışlıklar olarak toparlamak istiyorum.

                                            1960 lı Yıllarda Haydarpaşa Garı

Cer Arapça bir kelimedir. İngilizcesi çekme-sürükleme anlamında Traction. TCDD de motorlu araçların olduğu bölüme deniyor. 

Gar binasının Kadıköy tarafındaki kolunun ucu lojmanların bulunduğu kısım oluyor. Restoranın üzerine gelen katlarda aşağıdan yukarıya doğru İşletme Müdürünün, Hareket Servis Müdürünün, Yol Servis Müdürünün ve en üst katta Cer Servis Müdürünün lojmanları bulunmaktadır. Lojmanlar binanın kolunun ucuna kadar devam ediyorlar. Uç kısımda daha çok servis için kullanılan merdiven var. Esas merdivenleri ön kuledeki asansörlü bölümdekidir. Kadıköy tarafına bakan cephede binanın konsol çıkması vardır. Bu tarafta konutların salonları bulunmaktadır.

                                                           Lojmanlar

O yıllarda peronların üzeri henüz kapatılmamış. Yeni yeni kapatılma çalışmaları yapılıyor. Yeldeğirmeni sahilini Tıbbiye Caddesine bağlayan demiryolu üzerindeki köprünün ortasından Gara gelen köprü yerinde duruyor. Et-Balık Kurumu binası ve şimdiki cami henüz yok.

                             1950 lerin Sonlarında Gar’dan Peron Tarafına Bakış

1962 yılında kömürle çalışan buharlı trenler Gar’da görünmektedir. Buharlı trende ocağa kömür atılıyor, yanan kömür ocağın üzerindeki su dolu kazandaki suyu buharlaştırıyor, o buhar basıncı ile tekerlekleri döndüren silindirler hareketlendiriliyor. Bu arada yüksek miktarda kurum çıkmaktadır.

                                                         Kara Tren

Adapazarı-Konya seferi yaptığı için Konya Treni olarak anılan motorlu tren 1961-62 yıllarında teknik elemanlar tarafından İtalya’nın Torino kentinde denenerek Fiat fabrikasından satın alınmıştı. Tekerlekler, mazotla çalışan motor tarafından döndürülüyordu. İçinde bar olan restoranlı vagonu ilgi çekmişti.

                                            Motorlu Tren Torino’da Denemede

1964 yılında DİZEL lokomotifler satın alınacaktır. Bunun için Türk mühendis, teknisyen ve makinistler ABD nin Michigan eyaletinde 4 aylık tanıma-test-eğitim süreci geçirirler. Üretici General Electric firmasıdır. Elektro-Dizel denilebilen sistemde çalışma değişiktir. Mazotla motor çalıştırılır. Alternatörü döndüren motorla alternatif akım üretilir. Alternatif akım doğru akıma çevrilerek tekerleklere bağlı motora verilir. Yani sıvı yakıt ile doğru akım elektrik üretilerek tekerlekler döndürülür. Tanklardaki hava ile fren sistemi çalışır. Duyulan ‘vın’ sesi hava tanklarının dolma sesidir.

                   ABD li Ve Türk Yetkililerin Test-Eğitim Anısı (İşaretli Kişi Mustafa Taylı)

1967 yılında Garda çalışan teknik elemanların trenleri yıkamak için çözüm aradıkları yıllardı. Ekonomik sıkıntı vardı. Makine Mühendisi Mustafa Taylı bu iş için kendi çözümünü bulmuş ve uygulamaya koymuştu. Yıkama ünitesinde önce iki taraftan fışkırtılan sularla trenin kirleri yumuşatılıyor, sonra iki yanda rulo olan bölümde temizlenme işlemi tamamlanıyor.


Tren Yıkama Ünitesi

1968 den sonra Anadolu yakasında Haydarpaşa-Pendik hattında ilk elektrikli tren kullanıldı. Avrupa yakasında Sirkeci-Halkalı hattında 1955-56 yıllarında kullanılmaya başlanmıştı. Elektrikli trenlerde kataner sistem denilen havai hattan alınan elektrikten yararlanılıyor.

                                                Elektrikli Tren

Ülfet Taylı iç mimarlık okumuş. Okulda hoca, ‘evinizin planını çizin’ diyerek ev ödevi vermiş. O da Haydarpaşa Garındaki Lojmanını çizmiş. Hocası Onun ödevine baktığında ‘Bu kadar kalın duvar olur mu?’ diyerek azarlamış ve projeyi bir kenara atmış. Diğer öğrencilerin tashihi bittikten sonra Ülfet Taylı Haydarpaşa Garında yaşadığını söyleyince hocası şaşırmış, gülmüş, özür dilemiş. 

Görüldüğü gibi 1960 lı yıllar bizim kuşağın yaşadığı, her şeye şahit olduğu yıllardır aslında. Ama yine de bugün anımsadığımızda ‘Ne günlermiş?’ dedirtmiyor mu?

ARİF ATILGAN MAYIS 2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder